Birleşik Kamu-iş Konfederasyonu ve ona bağlı tüm sendikalar 25 Kasım 2009 tarihinde iş bırakma eylemi yapacağını açıklamıştır. Eğitim-iş sendikası olarak ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de bu eylemi kitlesel bir katılımla yapacağız. Üyelerimiz 25 Kasım günü iş yerlerine gitmeyerek memurlara reva görülen komik ücret artışlarını, grevli ve toplu sözleşmeli bir sendika yasası taleplerini, çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde yaşama kararlılıklarını, Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyete olan bağlılıklarını bir kez daha alanlarda haykıracak. Basın açıklamamız 25 Kasım 2009 tarihinde 11.00’de meydanda yapılacaktır.

Kamuoyunu bilgilerine sunmak istediğimiz bir konu da: Maaş promosyonlarından(özendirme) kaynaklanan mağduriyetler. Promosyon olarak alınan ücretler hak sahiplerine yılda 2 kez 90 TL olarak hesaplarına yatırılmaktadır. Oysaki bu promosyon anlaşmalarını düzenleyen genelgeye göre promosyon kişinin hesabına yatırılır denilmektedir. Bu taksitlendirme hak sahiplerinin toplu para almasının önüne geçmiştir. Çayırova ilçesinde yaşanan promosyon uygulaması ise daha ilginçtir. Bu ilçede şubesi bulunmayan bir banka öğretmen maaşlarını ödemektedir. Öğretmen maaşını çekmek için ya Gebze ye gelecek yada başka ATM’lerden komisyon ödeyecek. Bu durum Aziz NESİN hikâyelerini bizlere hatırlatmıştır.

Domuz gribi paniği okullarımızda da yaşanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı süreci sessiz sedasız izlemekte; basında, kamoyunda hatta hükümette yaşanan aşı tartışması eğitimi olumsuz yönde etkilemektedir. Veliler öğrencilerini okula grip korkusu yüzünden güvenle gönderemez olmuştur. Sınıflarda devamsız öğrenci sayları hızla artmakta ancak Milli Eğitim bakanlığı konuya yönelik bir açıklama yapmamaktadır. Sayın bakan kendi çocuklarını gripten koruma telaşı içindedir. Ama unutmamalıdır ki tüm Türkiye Milli Eğitim Bakanlığından bir açıklama beklemektedir. Veliler öğretmenlerden fikir istemektedir ancak onları yönlendirebilecek veriler öğretmenlerde de yoktur.

Eğitim öğretim yılı başında seminer çalışmaları 2 haftanın üzerinde olduğu için,14 – 18 Eylül arasında okula giden öğretmenlere bu tarihler için ek ders ödenmemiştir. Ancak bu tarihler arasında 1. Sınıf öğretmenleri ve anasınıfı öğretmenleri derse girmiştir. Ancak bu öğretmenlere hak ettikleri ek ders ücretleri bugüne kadar ödenmemiştir. Bu ödemenin yeni yıldan önce yapılması doğabilecek mağduriyetleri önleyecektir. Milli Eğitim Müdürlüğünden beklentimiz bu öğretmenlerin ek derslerini kasım ayı ek dersi ile ödemesidir.

Bu yıl Kocaeli Milli Eğitim Müdürlüğünün il genelinde başarıyı artırmak için yapmış olduğu uygulamalardan birisi de öğrenci koçluğudur. Bu durum öğretmene ders dışında fazladan iş yükü getirmektedir. İl düzeyinde başarısızlığın bütün faturasını öğretmene bağlayan onu mesai dışında da çalıştırarak başarıyı artıracağını zannedenler yanılıyorlardır. Başarısızlıkta sorgulanması gereken en son etken öğretmendir çünkü meslektaşlarımız öğrencilerini hayat hazırlarken kendi çocuklarından ayırt etmemektedir. Ancak okulların fiziki şartları, ders kitaplarının yetersizliği, veliye yüklenen ekonomik yük gibi sayabileceğimiz birçok olumsuz etken eğitim-öğretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Unutmayalım ki fazla çalışmaya zorlanan öğretmenin de kurulu bir düzeni, zaman ayırması gereken bir ailesi vardır.

Bu uygulama kararı alınırken öğretmenlerin fikri alınmış mıdır?

Bu uygulamadan dolayı fazladan mesai harcayan öğretmene ek ders ücreti ödenecek midir?

CUMHURYET DEĞERLERİNİ YAŞAYAN VE BENİMSEYEN TÜM ÖĞRETMENLERİN
ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri’ne Başöğretmen olmasının 81. yıldönümünü kutluyoruz.

Atatürk, Cumhuriyetimizin ve ulusal bütünlüğümüzün kurulmasında, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi eğitime ve öğretmenlere vermişti. O’nun: “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır. Ona basbayağı bir topluluk denir, ulus denemez. Bir topluluğun ulus olabilmesi için kesinlikle eğiticilere, öğretmenlere gereksinimi vardır.” sözleri bunun göstergesidir.

Büyük önderimizin başöğretmenliği, öğretmenlik mesleğine büyük bir onur kazandırmıştır. Bu onuru, bugün de gururla taşıyoruz. Bu anlamlı gün dolayısıyla, başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, bağımsızlık, demokrasi ve çağdaşlaşma mücadelesine hayatını adamış tüm eğitimcilerimizi saygıyla anıyoruz.

Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak eğitim alanında yapılan devrimler, öğretmen yetiştirme konusunda atılan adımlar, köy enstitülerinin açılması, öğretmenlerin konumlarının yükseltilmesi ve halkın eğitimi için harcanan emekler, ulusal, halkçı, bilimsel, laik eğitim anlayışının ürünüdür.

Ne var ki, son 60 yılda köy enstitülerinin kapatılması, öğretmen yetiştirilmesi sürecinin ve eğitim sistemimizin yozlaştırılmasıyla başlayan süreçte ulusal, halkçı, bilimsel, laik eğitimden uzaklaşılmış, Cumhuriyet devrimleri ve kazanımları aşındırılmıştır. Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür.

Bu yaşanan süreçte sosyal devleti tasfiye etmeye çalışan AKP zihniyeti, eline geçen her fırsatta özelleştirmeci bir yaklaşımla eğitimi, bilimsel-laik özünden kopartıp dinselleştirmeye, öğretim birliğini baltalayıp yozlaştırmaya çalışmaktadır.

Eğitim-İş olarak diyoruz ki; Öğretmenler Günü dolayısıyla, yetkili ve ilgililer, yine hamaset kokan, duygu sömürüsü yapan, sözüm ona öğretmenliği ve eğitimi yücelten pek çok söz söyleyeceklerdir. Artık bu sözlere karnımız toktur. AKP iktidarının ve sayın Milli Eğitim Bakanımızın hamasi nutuk atmak yerine öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının isteklerine kulak vermelerini, bu istekleri de bir an önce gerçekleştirmelerini istiyoruz.

EĞİTİM-İŞ SENDİKASI OLARAK;

Milli Eğitim Bakanlığı’na bütçeden daha fazla pay ayrılmasını, eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarındaki iyileştirmelerin yanı sıra çocuklarımızın daha iyi eğitim alabilecekleri bir ortamın oluşturulmasını, eğitimin ulusal, halkçı, bilimsel, laik esaslara dayandırılmasını ve her aşamasında parasız olmasını, öğretmenler ve eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal konumlarını yükselterek, saygınlıklarını artıracak önlemler alınmasını, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmesini, öğretmen olma koşullarını taşıyanlara kadro ve iş güvencesi verilmesini, öğretmenler arasında Kariyer Basamakları gibi ayrımlar yaratacak uygulamalara son verilmesini, eğitim kurumlarımızın personel gereksiniminin gerçekçi bir biçimde belirlenerek yeterli sayıda personel istihdam edilmesini, ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmesini, eğitimde gerici ve beceriksiz kadrolaşmaya son verilerek, liyakatli, bilgili ve deneyimli yöneticilerin atamalarının yapılmasını, eğitimde etnik ve mezhep-tarikat gibi kimlikleri öne çıkartacak ithal müfredat programları yerine, ulusal, laik, bilimsel ve halktan yana programlar uygulanmasını, eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki engellerin kaldırılıp grev ve toplu sözleşme hakkının tanınmasını istiyoruz.

Tüm öğretmenlerimizi ve eğitim çalışanlarını, bir kez daha, Cumhuriyet’in kazanımlarına, mesleğimize, emeğimize ve geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Bu anlamda da 25 Kasım 2009 günü yapılacak iş bırakma eylemine tüm eğitim çalışanlarımızın katılmasını, halkımızın da destek vermesini bekliyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle öğretmenlerimizin, eğitim çalışanlarımızın ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ..

GEBZE EĞİTİM İŞ SENDİKASI YÖNETİM KURULU