Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Ebru Küçükaydın, Bingöllü işadamı Abdürrezzak Koçakelçi’nin intiharı ile ilgili haberlerde gazetesi suçlandığı için kaleme aldığı makalesinde “Bugün Kocaeli Yerel Basınının Kırılma Noktasıdır” diyerek öfkesini dile getirdi.

Belirtiyorum.com haber sitesi yazarlarımızdan Umut Çetiner’de bu olayı köşesine taşımış ve herkesi derinden üzen bu intihar olayının basına mal edilmesinin “Bastığımız dalı kesmek” olacağını belirtmişti.

Anlaşılan bu konu uzun süre Kocaeli gündemini meşgul edeceğe benziyor.

Küçükaydın’ın kaleme aldığı yazısı şöyle;

TARİHİ NOT EDİN

Ben intihar edersem Çiğit , Arslan ve Kıroğlu bunun hesabını verecek mi?

TARİHİ NOT EDİN!

Bugün Kocaeli yerel basınının

kırılma noktasıdır

Bu kentte bundan sonra kimse gazetecilik yapamaz. Kocaeli yerel basını Abdürrezzak Koçakelçi’nin yaşamını yitirmesinin ardından ispatsız yaptığı yorumlarla harakiri yapmıştır.

Sadece belgelere dayanan “iskansız kamu malını bu şekilde işletiyor” haberlerimizin ardından yaşanan talihsiz olay, yerel basının patronları ve yöneticilerinin öfkelerini kusmalarına neden olmuştur.

Mesele can meselidir. Bundan ötesi var mıdır?

Böylesi bir hassas konu üzerinden kiminin ince ayarlarla, kiminin aleni olarak acılı ailenin tepkisiymiş gibi, öfke seli yorumuyla haberi yayınlaması, nedeni de Kocaeli Gazetesi’dir diye yayın yapması, kendi öfkelerinin başkalarına mal edilmesinden öte değildir.

Gazetecinin görevi eleştirmektir, aydınlatmaktır ve yetkilileri uyarmaktır. Bunu kamu adına, yani halk adına yapar. Gazeteci bu görevini yerine getirdikten sonra hesap sormak, gereğini yapmak yetkili mercilere düşer.

Biz haberimizi yaptık, gazetecilik adına sorumluluğumuzu yerine getirdik.

Haberimizde, ihale sözleşmesinin sonuna eklenen “Katlı otoparkla ilgili işletme süresi 13 yıl 9 aydır. Bu süre  iskan alındıktan sonra başlar” maddesine dikkat çektik. Ardında da 10 yıl iskansız işletilen katlı otoparkın işletme süresi hangi tarihte başlayacak diyerek, yetkilileri uyardık.

Haberimizde gazetecilik ahlakına uymayan, onur kırıcı cümleler kurarak kimsenin namusuyla, şerefiyle oynamadık.

Yargısız infaz yapmış mıyız? Hayır, hem de kocaman bir HAYIR…

Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da bu gazetede böyle bir itham olmayacaktır.

Eğer bunu da yazamayacaksak, bu kentte kimse gazetecilik yapamaz.

Bir insan tatlı uykusundan namaz kılmak için kalkacak kadar inançlıysa, eşinden yeni bir evlat bekleyecek kadar umut taşıyorsa, Koçakelçi’nin intihar ettiğine dair ispat gerekmektedir!

Sadece Kocaeli Gazetesi’nin yaptığı haberle intihar ettiğine dair de ispat gerekmektedir!

Madem bu kadar Koçakelçi’yi iyi tanıyorsunuz, o zaman herkese soruyorum?

Onun ne kadar mücadeleci yanı olduğunu, ne kadar ailesine bağlı olduğunu, ne kadar inançlı bir insan olduğunu neden dile getirmeyip, intiharı ona bu kadar kolay yakıştırıyorsunuz?

Eğer böylesi kamu sorumluluğu taşıyan bir haberin ardından diğer gazeteler tarafından katil ilan ediliyorsak, kamuoyu oluşturulup, manşetlere taşınıyorsak bu kentte çıkıp kimse gazetecilik yapmasın, kardeşim!

Eğer bu haberlerin ardından Kocaeli Gazetesi bünyesinde görev yapan 50 kişiden sadece birinin burnu bile kanasa bunun hesabını kim verecek?

Manşetleri dışında, köşelerinden de Kocaeli Gazetesi’ni suçlu göstererek, ondan sonra kelime oyunlarıyla sağduyuya davet edenlerin bundan sonra yazdığına, çizdiğine dikkat etmesi gerekmektedir. Yarın, hayat neyi gösterir bilinmez.

Yakın geçmişe bir bakın, bakalım…

Özgür Kocaeli Gazetesi kimleri yazdı, çizdi… İlk aklıma gelen Sağlık eski Bakanı Kazım Dinç’le ilgili haber, ardından hafızam Mustafa Ekşi ile İbrahim Aracı’yla ilgili yapılan haberleri hatırlatıyor bana…

Bizim Kocaeli Gazetesi’ne bakıyorum.

O oooo, onun geçmişi pek kabarık. Kim kalmış ki yargısız infaz yapılmayan… Hele hele Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile ilgili yazılanlar, çizilenler…

Çabuk unutuyoruz, çabuk!

Kocaeli Demokrat Gazetesi’ne ne diyelim? Bir gecede dün yazdığını, bugün değiştiren, gazeteciliği unutup kentin dengeleriyle oynamaya kalkan gazete olarak kalıyor sadece hafızalarda…

Yarı yolda kimleri bıraktıkları konuşuluyor!

Aslına bakarsanız,  işin aslı şu: elin gözündeki çöpü görüyorlar da, kendi gözlerindeki merteği göremiyor bunlar!

Arşiv araştırması yaptığımda birçok çarpıcı örnek ortaya çıkıyor, hatta, Koçakelçi ile ilgili yazılan köşe yazıları bile.

Sizin yaptığınız gazetecilik, bizim yaptığımız ne oluyor sorarım size?

Böyle gazetecilik olmaz…

Bu durum sadece gazetecilik adına da tartışılmaz. İnsanlık adına da olmaz, bu kentin sorumluluklarını taşıma adına da olmaz, OLAMAZ…

Bir aile canını kaybetmiş. Sizin yaptığınızın adı ateşe körükle gidip, hedef göstermektir. Attığınız manşetler, satır aralarında verdiğiniz yorumlardan Kocaeli Gazetesi’nden bir kişinin canı yanarsa ne olacak?

Bu kez kendinizi manşetlere taşıyabilecek misiniz..?

Hele hele internet sitelerinizdeki haberlerin altına yapılan yorumları fütursuzca yayınlayıp, sonra kenara çekilip oturtmazlar sizi…

Hele hele mesele bir de; Demokratik Açılım süreci yaşanırken etnik kökenlere kadar indirgenerek değerlendiriliyorsa, bu kentte çıkacak ufacık bir kıvılcımdan öncelikli olarak yerel basınımız sorumludur. Çünkü, sitelerinizdeki yorumları kontrolsüz yayınlıyorsunuz. Orada yapılan her yorum sizin sorumluluğunuzdadır.

19 yıldır bu mesleği yapıyorum. Mesleğimde ekip arkadaşlarıma en güzel haberlere imza atmak yerine onurlu yaşamdan, ilkeli duruştan, ülkem ve kentim adına taşınması gereken sorumluluktan söz ederim. Birilerini eleştirebilmek adına, yaşam tarzlarına dikkat etmesi konusunda uyarırım. Kendiniz bir yanlış yaparsanız, yarın o yanlışı yapana hesap soramazsınız derim. Çünkü ben mesleğimi bu şekilde icra ederim.

Kocaeli Gazetesi’nin genel yayın koordinatörüyüm. Bu gazetede görev yapan çaycı Ali Bey’den tutun da, stajyer muhabirim Yasemin kardeşime kadar hepsinin namusundan, şerefinden ve canından sorumluyum. Birinin gözünden bu konuyla ilgili bir yaş damlası akarsa, bu kentte kimse gazetecilik yapamaz. Tehlikeli bir durum karşısında da size bugün yaptığınız gibi asla ve asla timsah gözyaşları da akıttırmam.

Dün atılan manşetlerin ardından soruyorum size?

Biz gazetecilik yaptık, siz ne yapıyorsunuz?

Vicdan hürriyetini size sunuyorum. Biz gazetecilik yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz!

Sizi ispata davet ediyorum, bizim haberimiz ispatlıdır. Siz de bu kentte Koçakelçi’nin intihar nedeninin biz olduğumuzu ispat edeceksiniz.

Öyle oturduğunuz yerden yorum yapmayacaksınız!

Bu sözlerin ardından da söz bitmiyor. Bu kentten bir can gitmiştir, bırakın insanlar acısını yaşasın. Saygı, sadece saygı gösterin! Biliyorum gazeteci değilsiniz ama bari insanlığınızı ortaya koyun ki adam zannetsinler!

Biz gazeteciliğimizi yaptık, burada vicdan hesabı yoktur.

Hepsinden önemlisi böylesi yayınların ardından ben öncelikli olarak Kocaeli Gazetesi aile bireylerinin sorumluluğunu taşıyan bir insan olarak şimdi size soruyorum, eğer ben bu ithamların ardından intihar edersem; ey İsmit Çiğit, ey Güngör Arslan, ey Oktay Kıroğlu ve ey Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halit Yılmaz bunun hesabını verecek misiniz?

Katil olarak bu kentin sokaklarında dolaşabilecek misiniz?

Kaleminizi kullanabilecek misiniz?

Bu kadar öfke, bu kadar kin sadece bizim sektörün içinde yaratılan bir gerçektir.

Bu yaşananlar Kocaeli basınında kırılma noktasıdır. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Yazık! Çok yazık hepinize?

BÖYLESİ

SORUMSUZCA

YAYINLAR YAPTIĞINIZ İÇİN YAZIKLAR

OLSUN SİZE!



Yazının orijinalini okumak için TIKLAYINIZ.