“24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala; millet olma şuurumuzu zedeleyen, toplumsal kardeşliğimize darbe mahiyetinde bazı elim hadiselerle karşı karşıya kalmaktayız. Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki; bu topraklarda yaşayan fertler olarak, his ve düşüncelerimizdeki farklılık, bizlerin ayrışması için birer sebep teşkil etmemelidir. Ne kadar farklılığımız olursa olsun, bir ve beraber olmanın yollarını aramalı, ortak en ufak bir noktadan hareketle beraber bir masa etrafında oturarak konuşabilmeliyiz.

24 Haziran Demokratik şartlarda gerçekleşmesini beklediğimiz, bir seçimdir. Türk Siyasi Tarihi onlarca seçim geçirmiş, hiç şüphesiz geçirmeye de devam edecektir. Seçimler, farklı düşüncelere sahip insanların, birbirlerine düşman edildiği bir ortama dönüştürülmemelidir. Siyasi partiler eşit ve adil bir şekilde yarışmalı, seçim günü de halkın vicdanına teslim olmalıdırlar. İktidar, seçim ortamında teşekkül edebilecek her türlü kargaşa ortamını engellemek ve halkın bütünlüğünü sağlamakla sorumludur.

Şunu üzülerek ifade ediyorum ki, mevcut iktidar bu hususta üzerine düşeni yapmadığı gibi, halkı kin ve nefrete sevk eden bir söylemin de sahibi olmuştur. Seçimi Demokratik yarıştan ziyade, kazanılması gereken bir savaş olarak addeden zihniyet; karşı tarafı da düşman, vatan haini ve terörist olarak yaftalayabilmektedir. Ne hazindir ki, yine aynı zihniyetin sahipleri, kendilerini devlet ile özdeşleştirmiş; kendi bekalarını da devletin bekası olarak nitelendirmişlerdir.

Tabi ki bizler, Saadet Partisi mensupları olarak; iktidarın bu yıkıcı ve parçalayıcı anlayışının nereden kaynaklandığını çok iyi bilmekteyiz. Partimizin bu denli yükselişinin kendi sonları olacağını bilen bazı zevatın,  emirleri altındaki kurum ve kadroları harekete geçireceğini bekliyorduk. Fakat bu denli saldırgan olabileceklerini beklemiyorduk. Bu seçimin adil ve Demokratik şartlarda geçeceğini söylemek çok güçtür. Nitekim mevcut iktidar devletin tüm imkânlarını –vinçlerini, kamyonlarını, salonlarını- kendisi için seferber etmiş, bunun yanında diğer partilerin özellikle de bizim nefes dahi almamamız için elinden gelen çabayı göstermiştir.

Devletten hiçbir seçim yardımı almayan Saadet Partisinin, kendi teşkilatından 10-20 lira toplayarak bastırdığı afiş ve pankartlar, birilerinin büyük rahatsızlık duymasına vesile olmuş ki; asıldıkları yerden parça parça edilerek indirilmektedir. Yine her türlü salonda istediği gibi programı yapan belediye; Interteks Fuar Alanı’nı, partimizin iftarı için defaatle istememize rağmen hiçbir gerekçe göstermeyerek alan tahsisini yapmamıştır. Yani Saadet Partisine hiçbir şekilde tahammül edilememektedir. Bu arkadaşlarımıza, çırpınışlarının bir faydasının olmayacağını ve 24 Haziran’da gerçekleşecek değişimin kendileri için de büyük hayırlara sebebiyet vereceğini tekrar hatırlatmak isterim. Son olarak, Ankara’da parti mensuplarımıza yönelik gerçekleştirilen saldırıyı şiddetle kınıyorum. Seçimi savaş olarak gören ve asırlarca kardeş olarak yaşayan bu milleti sırf siyasi farklılıkları sebebiyle birbirlerine düşman etmek isteyen zihniyeti lanetliyorum. Kendi kullandıkları tahripkâr söylemin böylesine yıkıcı neticelerle sonuçlanacağını görmek istemeyenleri bir kez daha ikaz ediyor ve diyorum ki: ‘Benden değilsen, düşmanımsın’ anlayışı tek millet olmamızın önündeki en büyük engeldir. İnsanlara kin ve nefret telkin eden bu söyleminizi, daha fazla yıkım olmadan terk ediniz. Aksi halde toplum bünyesinde açılacak yaraların tedavisi, daha da güçleşecektir. Yetkilileri bu çirkin saldırının faillerini cezalandırmaya, milleti de gözü dönmüş iktidar sevdalılarından sandıkta hesap sormaya davet ediyoruz.

Nurettin ÇELİK

Saadet Partisi Kocaeli

İl Başkanı”