Dün akşam saat 22.00 sıralarında İçişleri Bakanlığımız tarafından yapılan duyuruyla hafta sonu 48 saat süreyle sokağa çıkma yasağı uygulanacağı duyurulur duyurulmaz bir kısım vatandaş sokaklara akın ederek adeta kutlama yapar gibi alış veriş çılgınlığına dahil oldu.
Sonrasında korkunç eleştiriler başladı.
Açıklamanın zamansız yapıldığından tutun, bir bakanın yaptığını diğer bir bakanın bozduğuna kadar çok sert eleştirilere yer verildi.
Marketlere saldıranları da eleştirenler oldu tabii ancak bu biraz daha cılız kaldı.
Biraz empati yapılmasını öneriyorum.
Kendimizi sokağa çıkan vatandaşın yerine koyalım ve öyle düşünelim.
Halkın büyük bir çoğunluğu zaten günlerdir günlük ihtiyacının üzerinde alış veriş yaparak evinde bir takım gıda maddelerini bulundurmaya gayret gösteriyordu.
Buna rağmen hangi güç sizi bu kadar büyük kalabalıkların içine atabilir.
İnanır mısınız zorla dışarı çıkacaksınız denilse dahi hiçbir kuvvet böylesine acımasız bir virüs salgınında vatandaşı bu kadar densizce bir araya getiremezdi.
Bu durum gösteriyor ki, halk ne yaptığını kısa sürede idrak edemedi.
Eminim ki birkaç parça ihtiyacını sosyal mesafenin yok sayıldığı bu  kalabalıklar içinde alıp evine ulaşan vatandaş, “Ben ne yaptım?” sorusunu mutlaka kendisine sormuştur.
Hani espirisine söylenir ya “Türk’ün aklı sonradan gelir diye” sanki bu durumu yaşadık gibi geldi bana.
Kendi adıma belirtmem gerekirse acaba gidip birkaç parça şeyler alsam mı diye düşündüm ama hemen akabinde riske atılacak kadar önemli olmayacağına karar verdim.
Özetle belirtmem gerekirse, sanki dün akşam 2 saat içinde bir çuval incir berbat edilmiş oldu.
Özellikle Kocaeli genelinde yaygınlaşan koronavirüs taşıyıcılarının arttığı, İstanbul’un salgının ulusal merkezi olduğu bir ortamda vatandaşın iç içe alış veriş yapması yeni bir çok taşıyıcının oluşabileceği ihtimalini de güçlendiriyor.
Sanırım dün akşam yaşanan 2 saatlik süreçteki olguları Bilim Kurulu her yönüyle değerlendirecek ve sağlıklı bir karar alacaktır diye düşünüyorum.
Dün sosyal medyaya görüntülerin yansıdığı esnada mahalle muhtarımızın durumu eleştirdiği ve alış veriş çılgınlığı içinde yer alanların 14 gün evlerinden çıkmamaları gerektiğini belirttiği bu paylaşımına “Bu dediğiniz şu anlama gelirki yasak kesintisiz olarak 14 güne uzatılacaktır ya da uzatılmalıdır. Değil mi?” diyerek aslında fikrimi beyan ettim.
Gerçekten de durum bundan ibaret. 
Sokağa çıkma yasağı, kesintisiz 14 güne kadar uzatılırsa hiç şaşırmayın.
Sebebi 2 saati çılgınca kullananlardır.

LUPPO VE COCA COLA FİRMALARI CEO’LARINA SESLENİYORUM
Sokağa çıkma yasağının ilanının hemen ardından yasağın uygulanmaya başlayacağı süreye kadar geçen 2 saat içinde görülen alış veriş çılgınlığına ilişkin görüntüleri bilinçli vatandaşlar tüyleri diken diken olmuş bir şekilde izlediler.
Ancak öyle görüntülere de sahne olduk ki dikkatimden kaçmadı.
Dev firmalar da dahil üretim çalışmalarını sonlandıran, sokakların boşalmasına sebep olan kısacası Dünyamızda hayatı durduran salgın virüs Covit-19’a hiç aldırış etmeden yasağın başlamasına saatler kala marketlere koşarak alış veriş yapan vatandaşlarımızdan ikisi vardı ki şaşırmamak mümkün değil.
Bir amca 2 adet 2,5 litrelik Coca Cola almış, diğer genç arkadaş ise bir paket LUPPO marka çikolatalı bisküvi almış ve iç içe sırada, sosyal mesafenin olmadığı bir ortamda, ödeme kuyruğunda bekliyorlardı.
Bu iki görüntü bahse konu iki marka için DEHŞET BİR REKLAMDIR.
Düşünsenize öyle bir bağımlılık söz konusu ki, ölüme bile aldırış etmeksizin sevdikleri gıda için riski göze almış iki vatandaş.
Bu görüntünün eşine ancak abartılı ve hayalperest reklam görüntülerinde rastlayabilirsiniz ama bu seferki reklam değil gerçek…
Bu iki marka, milyon TL’ler vererek yapamayacağı reklamı bu iki vatandaş sayesinde bedavaya yapmış oldular.
O yüzden bu iki firmanın CEO’ları lütfen bu iki vatandaşı bulunuz ve teşekkürlerinizi iletiniz.
Eşini, benzerini bulamayacağınız bu reklam için minnet duygunuzu belirtiniz )))