Türk Ocağı Başkanından ADD eski Başkanına, Çukurovalılar Dernek Başkanından Medicalpark Hastanesi Başhekimine, Türk Eğitim Sen Başkan yardımcılarından Kent Konseyi eski Başkanına, Belediye Başkan Adaylarından Siyasî Parti Temsilcilerine, Gençlik Teşekküllerinden Emekli Organizasyonlarına, Okul Müdürlerinden Üniversite Hocalarına, Esnaflardan Lise ve Üniversite öğrencilerine kadar kadınlı ve erkekli geniş bir kitle konferansı başından sonuna pür dikkat takip etti.

Kocaeli Aydınlar Başkanı Süleyman Pekin açılış kısmında söz alarak, Ocağı faaliyet programından ve Antalya’daki son Şura kararlarından söz etti. Seçimlerde kutuplaştırmanın değil kucaklayanın kazandığını dile getiren Pekin, bir an önce geçim gündemine geçilmesinin altını çizdi. Hararî’nin “Batı, bilmediğinin farkına vardı ve öğrenmeye başladı; Doğu ise herşeyi bildiğini zannediyor ve bilmediğinin farkında bile değil” cümlesinden yola çıkarak kendimizi bilme - tanıma adına bu programın düzenlendiğini de ilave etti.

Sonrasında Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü öğretim üyesi ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Dr. Kenan GÖÇER “Türk’ün İş Zihniyeti” adlı sunumunu yaptı. 1 saat boyunca adeta soluksuz takip edilen sunum akabinde de yarım saat kadar soru-cevap ve katkı-eleştiri ortamı da sağlandı. Sıkı bir araştırma - irdelemenin ve derinlikli analizlerin yer aldığı sunumdan akılda kalan dikkat çekici tespitlerden bazıları şunlardı:

        Dünyada Türkler olmazsa, dünyanın mahrum kalacağı neden bir şey yok?

        Türkler, işteşlik (Ş) sesine başvurmadan hiçbir iş yapamaz.

        Türkçedeki ünlü uyumları (büyük ve küçük ünlü uyumu), Türkleri aşırı sosyal kontrole sevkediyor.

        Türkler Doğu’ya gittiler, Çin Duvarları’nı kurdurdular ve Çin bilincinin oluşmasına neden oldular.

        Türkler Batı’ya gittiler, Avrupa fikrini kuvveden fiile / harekete geçirdiler.

        Türklerde birey veya toplum, itaat ettiği ölçüde korunma / güvenlik alır.

        Türkün iş zihniyeti “belirsizlik” üzerinedir ve güvensizlik de süreklilik arzeder.

        Türklerde kültürel kümülatifliğin (birikimin) imkânsızlığı söz konusudur.

        17.yy’dan beri Türk fizikî olarak işlevsiz kalmıştır.

        Batı’nın, kendisini kritik ve kriter (eleştiri ve ilke) üzerinden var ettiğini görürüz.

Toplumların asıl krizi, eleştiri eksikliği veya yokluğudur.

       Türkler, her ne kadar yerleşik hayata geçmiş gözükse de psikolojik olarak kendilerini hâlâ yürüyüş hâlinde (savaş hâli) hissediyorlar. Onlara yüksek sesle ve sürekli bir biçmde; “Anadolu’ya yerleştik. Buradan başka bir yere gitmiyoruz. İşimiz gücümüz burada, bütün işteşliklerimiz artık burası” denilmesi gerekmekte.

       Bizde kamusal alan “çadır” ve siyaset “sıra kavgası” olarak algılanmaktadır.

Bu ilginç program KAO Başkanı Süleyman Pekin’in günün anısına Yrd. Doç. Kenan

Göçer’e içinde İzmit Saat Kulesi bulunan ahşap Aydınlar Ocağı plaketini vermesiyle sona erdi.