Sevgiye dair mutlaka herkesin bir diyeceği vardır. Çünkü sevginin bıraktığı iz öyle çabuk silinecek cinsten kesinlikle değildir. Yaşamımızdan anlatılacak, sevgiye dair o kadar çok kesitler veya duygular vardır ki belki de bu yazıyı okurken yaşadığınız sevgi dolu anları da bir çırpıda hatırlamış olacaksınız.
Öncelikle sevginin tanımından başlayalım isterseniz. Sevgi, “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” olarak tanımlanıyor.
Sevgi denildiğinde akla ilk olarak karşı cinse duyulan hisler gelir. Oysa sevgi her şeye karşı hissedilebilen bir duygudur.
Doğa sevgisi, çevre sevgisi, yemek sevgisi, hayvan sevgisi gibi sevgilerde yaşamımızda geniş yer tutar.
Eğer sevgi bir canlıya karşı hissediliyor ise karşılıklı olması da güzelliklerin en büyüğüdür. Sevgi göz temasıyla, dokunmayla, konuşmayla htirilebilinir.
Bunu başarmak ise herkesin harcı değildir.
Bugün size iki muhabbet kuşu ile arasında çok büyük bir sevgi bağı kuran bir arkadaşımdan bahsetmek istiyorum.
Muhabbet kuşlarının, sevgiyi ve sevdiği kişiyi bu derece sahiplenebileceğini hiç bilmiyordum.
Ancak sevildiğini bilen bir muhabbet kuşunun davranışlarındaki değişikliği anlatmak çok da kolay olmayacak.
Bakıyorum da hayvanların duyguları ne kadar samimi, ne kadar içten ve bir o kadar da dürüstçe. İlk günlerde çok yabani olan ve ileriki günlerde sevgiyi doyasıya paylaştığı arkadaşımdan korkan muhabbet kuşları, tanışmalarının üzerinden daha 1 ay geçmemişti ki arkadaşımın eline konarak sevgisini belli etmeye başladılar.
Karşılıklı öylesine kurulmuş bir iletişim söz konusu ki saatlerce izleseniz sıkılmaz adeta imrenirsiniz. Sanki karşılıklı sohbet ediyorlar ve sevgiyi doyasıya yaşıyorlardı.
Muhabbet kuşu deyip geçmeyin, sevgisini tüm insanlara karşı göstermiyor. Beni gördüğünde yine korku ve panikle kaçışırken arkadaşımı gördüğünde hemen uçarak eline, kafasına konacak kadar da sevgisinde seçici davranıyorlar.
Sevginin toplumumuzda eksikliğini o kadar derinden hissediyoruz ki. Her gün dehşet verici cinayetler, kavgalar, şiddet haberleriyle yatıp kalkıyoruz. Sevginin olmadığı yerde şiddet baş gösteriyor.
Sevgi ile dolu bir toplum özlemini her geçen gün daha çok hissediyoruz.
Asıl düşündürense “Hayvanları tanıdıkça insanlardan nefret ediyorum” sözünü söyleyenlerin sayısının sürekli artış göstermesi.
Amacım hayvanla insanı kıyaslamak kesinlikle değil. Sadece hayvan sevgisinin yapmacık olamayacağını daha dürüstçe olduğunu oysa insanlarında birbirlerine karşı dürüst davranmalarının gerektiğine vurgu yapıyorum. Çünkü, ne hayvan sevgisi insanlardan nefret etmeyi gerektirir ne de insanların hayvanlara aşık olmasını.
Sadece dürüstlük ve içtenlik…
Sevgi emek ister…
Öyle değil mi?
Hoşçakalın, sevgiyle kalın…
|